Pages

29 Ağustos 2011 Pazartesi

İYİ BAYRAMLAR :))

Bayram Tatili geldi sonunda... Kimimiz tatile çıkıyoruz, kimimiz evde dinlenmeyi planlıyoruz, kimimiz ise aile ziyaretleri için şeker-çikolatayı nereden alacağımızı araştırıyoruz :)
Ne yaparsak yapalım, birkaç gün işten uzaklaşmak hepimize iyi gelecek eminim :)) Bayram tatili size de çok iyi gelsin, güzel güzel uzun özenli kahvaltılar edin hep birlikte, yan yana olmanın keyfini çıkartın doyasıya..Tatile gidenler ise bol bol fotograf çeksin bizimle paylaşmak üzere ;)

Sonuç olarak bayram gerçekten bayram gibi geçsin, hiç kötü haber almayalım inşallah ve bu özel günlerin değerini bilelim :)

Ben tatile giderken, burada olup post yazamayacağım ve sizleri bu tatlı fotograflar iile baş başa bırakıyorum ;))

İYİ BAYRAMLAR :))










































İYİ BAYRAMLARRRRRRRRRRRRRRRRRR :))))))))))))))))))))))


26 Ağustos 2011 Cuma

Patrondan Kurtulma Sanati

O kadar cok konusuldu ki, bu filmi izlememek olmazdi...
Hatta cogu yerde yeni "hangover" olarak degerlendirildigini de okudum ve sonunda gittim filmi izledim...




Efendim filmimiz İMDB'de 7.5 puan almış.
Filmin başrollerini, Jason Bateman, Charlie Day, Jason Sudeikis ve Jennifer Aniston paylaşmışlar.
3 arkadaş ve onların 3 korkunç patronu filmin ana konusu... 
Bu 3 kafadar, bir şekilde patronlarından kurtulmaya çalışıyorlar ve komik olaylar ard arda geliyor...

Şimdi....
Film kötü değil, izleniyor, zaman geçiyor ve bazı sahnelerde gerçekten gülüyorsunuz ama bence 7.5 bu filme biraz fazla gibi. Hele yeni hangover filan hiç değil. Sanki birşey var, filmin biraz zorlama olduğunu hissediyorsunuz yani en azından ben, öyle hissettim...İzlemesem de olurdu, "iyi ki izlemişim, aman ne süper" filan demedim.

Bu tam çıtır çerez bir film olmuş yani eğer ki boş vaktiniz varsa, kafanız dolu ve ciddi ciddi kafa yoracak bir film izlemek istemiyorsanız, bu film tam size göre... Vakit geçirtir ve hatta birazcık güldürür bile,aklınızda olsun ;))



23 Ağustos 2011 Salı

YSL Ayakkabılar

Ayakkabı aşkım hiç bitmeyecek benim. Evet evet bitmeyecek kesin karar verdim bugün. Hatta bitsin de istemiyorum ki...Biterse bu güzellikleri nasıl görüp, nasıl hayaller kuracaktım ayrı ayrı her bir parça ile ilgili :)
İşte yine en ufak bir boşlukta girdiğim YSL internet sitesinde rastladığım ayakkabılardan en beğendiklerim :)
Bence hepsi ayrı birer sanat eseri, sizce de öyle değilleri mi? :))



































Nasıl hepsi dediğim gibi değil mi :)) Bu sefer ben favorimi seçemedim çünkü hepsini çok beğendim, gerçekten... :)) Peki, Sizin favoriniz hangisi?




22 Ağustos 2011 Pazartesi

Cenaze Nedeniyle Kapalıdır :(

Sözün bittiği yer olan o noktadayız...
Çok sevdiğim bir aile dostumuzun cenaze töreninde olacağız bugün...

Küçüklüğümden beri hep olan, hep bildiğim ve gerçekten sevdiğim birini uğurlayacağım bugün...
Çok kolay olmayacak biliyorum...
Allah ailesine, yakınlarına, sevenlerine, hepimize sabır versin :((




Huzur içinde yatsın, mekanı cennet, toprağı bol olsun...


.

18 Ağustos 2011 Perşembe

Kaybedenler Kulübü



Yaz aşkamları eğer evdeyseniz, evde yapacak çok da birşey yok,televizyonda güzel programlar da yok.
Bu yüzden biz sevgili ile ya dizi izliyoruz ya da kaçırdığımız filmlerin DVD'lerini izliyoruz.
Dün gece de yine yemek sonrası ne yapsak diye düşünürken "Kaybedenler Kulübü" iyi bir alternatif olabilir diye düşündük, ee ne de olsa IMDB'den 7.7 almış.

Filmde Nejat İşler, Yiğit Özşener ve Ahu Türkpençe başrolleri paylaşmışlar.
Filmin konusu şöyle; Kaan ve Mete, bir radyoda "Kaybedenler Kulübü" isimli bir program yapmaktadırlar. İlk başlarda çok az dinleyicisi olan bu program, giderek insanların ilgisini çekiyor ve bir anda çok popüler bir yayın haline geliyor. Filmde, tüm bunların fonu olarak yalnızlık, popüler kültür karşıtlığı, tek gecelik ilişkiler kullanılmış.

Film, kötü değil ama "izlerken ne gibi bir his uyandırdı sende?" diye soracak olursanız, cevabım sıkıntı olur.
Neden sıkıldığımı sorguladım sonra. Belli ki fark etmek istemediğim noktalar uyanmaya başladı film ile...
O yüzden rahatsız oldum. Sanırım biraz az farkındalıkla yaşamak daha kolay benim için - Kİ artık bu saatten sonra bu da mümkün değil-

Filmde dikkatimi çeken bir başka nokta da şu; Kaan ve Zeynep tanışıyorlar...O sıralarda Zeynep, Kaan'ın yaptığı işleri çok eğlenceli buluyor hatta kendi işini sıkıcı buluyordu. Fakat sonra ilişki yaşamaya başladıklarında yani aynı gemiye bindiklerinde, Kaan'ın yaptığı işler, para kazanamaması Zeynep'i rahatsız etti. Neden? Çünkü Kaan'ın para kazanamamasının ucu artık O'na da dokunuyordu...
İşte ilişkilerin özeti bu... Uzaktan, sana dokunmadığında "aman da ne güzel bir özellik" diye adlandırdığımız karşı cins özellikleri, ucu size dokunduğu anda, size böyle güzel gelmemeye başlayacaktır. Benden söylemesi! Haa, yine de "ben bunu alır, içimde evirir çevirir, bir sentez yaratırım, bununla da yaşarım" diyorsanız, diyecek hiçbir şeyim yok, bu da bir seçim...Nitekim ben öyle yaptım mesela :))

HERKESE GÜZEL BİR GÜN DİLİYORUM  


17 Ağustos 2011 Çarşamba

Işıl Işıl Salonlar 1

Sürekli aynı salonda, aynı koltuklarda oturmak, aynı duvara bakmak, bir süre sonra size de sıkıcı gelebilir. Bu gibi durumlarda, mobilyaları değiştiremiyorsak bile, ufak dokunuşlarla salonumuzun dokusunu değiştirmeye ne dersiniz? :)

Kimi zaman renkli yastıklarla, kimi zaman yeni objelerle, yeni bir tablo veya kendi el yapımı çerçeveniz ve tabii ki içinde sevdiğinizle resminiz, salonunuza yeni bir hava katacak, salonunuz size tamamen başka, tamamen yeni bir yer gibi gelecek, emin olabilirsiniz :)

Aşağıdaki görsellerde renkler nasıl kullanılmış, hangi tonlar birbirleriyle uyum sağlamış, gelin birlikte bakalım...Belki de önümüzdeki kışı yeniden dekore ettiğimiz salonumuzda geçiririz, sizce de güzel olmaz mı? :)





















housebeutiful.com

15 Ağustos 2011 Pazartesi

Scottish Fold

Hep köpek seven biri olmuştum. Beslemeye kalksam köpek beslerim diyenlerdendim hep...Aslında burun farkıyla da olsa hala köpek beslerim diyorum ama şu anda öyle bir noktadayım ki bu kulaksız, baykuş gözlü, yumoş tüylü scottish fold'lara bayılıyorum :))))



Her şey Lokum'u tanımamla başladı. Bazılarınız biliyor, bazılarınız ise bilmiyor, o yüzden Lokum'u size kısaca tanıtmak istiyorum; Lokum, size daha önce bahsettiğim arkadaşım Serkan'ın ve Nilçin'in kedisi. Ben hayatımda bu kadar yaramaz ama aynı zamanda bu kadar tatlı, sevdikçe daha da çok sevilmek isteyen bir hayvan görmedim. Yani onunlayken kendimi zor tutuyorum, 3 yaşında çocuk gibi sürekli onunla oynuyorum, bambaşka birşey bu :) Evet hemen kocaman bir "maşallahhhh" diyoruz ;))

Evet, benim kedi aşkım böyle başladı demeyeceğim ama böyle büyüdü işte...

Bugün size bu sevimli bebeklerin özelliklerinden biraz bahsetmek istiyorum, işte kelimesine dokunmadan;

"Temel Özellikleri

Akıllı, sakin huylu ve yumuşak sesli olan bu ırk yeni insanlara ve yeni ortamlara kolayca adapte olabilir. Sadık ve evine bağlıdır.
Ailenin tüm üyelerine kendini sevdirir ancak seveceği sahibini ise kendi seçer. Sahibinin yanında olmayı sever ancak asla kucak kedisi değildir. Sahibi ile oyun oynamayı ve ilgi çekmeyi sever. özellikle atılan bir oyuncağı getirmekten büyük keyif alır.
Sessiz bir kedidir. Diğer petlerle ve insanlarla iyi anlaşır. Konforlu ortamları sever ancak gerektiğinde iyi bir fare avcısıdır. Hem evde hemde bahçede yaşayabilir ancak yalnız kalmayı sevmez.

Görünüş ve Vücut Yapısı
Bu ırk kedilerin en belirgin özellikleri oldukça küçük ve içe doğru kıvrık kulaklarıdır. Kulağın kıvrıklığı, kıkırdak yapısının kıvrık olmasıyla ilgilidir ve genetiktir. Kulakları çeşitli olaylar karşısında aşağı yukarı hareket eder. Bu kulak yapısı onların ne kadar dikkatli hayvanlar olduğu gerçeğini pekiştirir.
Yuvarlak, geniş bir kafa yapısı ve sağlıklı dişleri ile güçlü bir çeneye sahiptir. Ağız yapısı hafif uzun ve öne doğru çıkıktır. Kıvrımlı duran ağız gülen bir ifade kazandırır. çıkıntılı yanaklar, hafif kavisli kısa bir burnu vardır.
Yüzüne sevimli görünüm kazandıran gözleri geniş, yuvarlak ve birbirinden oldukça ayrıktır. Gözleri genellikle altın veya bakır rengindedir. Ancak tüy rengi ile uyumlu olarak de---gıs---ebilir. Ayrıca gözler, bazen tuhaf bir şekilde iki rengi birden yansıtabilir.
Geniş göğüsleri ve gelişmiş omuzları ile orta boyutlarda, yuvarlak hatlara sahip bir kedidir. Kaslı vücut yapıları vardır. Bacakları vücuduna oranla oldukça kısa ama güçlü, patiler yuvarlaktır. Kıvrık kulakları ile tanınan bu ırk Amerika'da populer ilk on kedi arasında yer alır.
Tüm yavrular düz kulaklı olarak doğar ve yaklaşık 3 hafta sonra kulakları kıvrılmaya başlar. Kıvrık kulaklar işitmeye engel değildir. Eğer bir hastalık hali varsa yada hava çok sıcaksa kulaklardaki kıvrıklık azalır. Diğer kedilere oranla daha fazla kulak salgısı vardır ancak bu normaldir ve herhangi bir enfeksiyona işaret etmez.
Sağırlık görülebilir, ancak bu ırkın kıvrık kulakları ile değil beyaz tüy genleri ile ilgilidir. Vücudunu kaplayan tüyler kısadır. Sık ve yoğun olan tüyleri dokunulduğunda kadife hissi veren yumuşaklıktadır.

Tüy Bakımı
Orta düzeyde tüy bakımına ihtiyacı vardır. Haftada 2-3 kez fırçalama yeterlidir. Mayıs ayında bölgesel olarak mevsime bağlı bir tüy de---gıs---imi yaşarlar. Bu dönem de fırçalamaların sık yapılması ölü tüylerin toplanmasını kolaylaştıracağından faydalıdır.

Kökeni
1961 yılında İskoçya'da William Ross adlı bir çiftçi tarafından farkedilen Scottish Fold kedisi annesi düz kulaklı ve babası bilinmeyen bir ırktır.
Babasının bilinmemesi bu ırkın genetik olarak kökeni konusunda araştırmaların tam olarak sonuçlanamasına neden olmuştur. Bu nedenle belli bir seceresi olmayan çiftlik kedisi olarak tanımlanmıştır.
Ancak diğer ırklardan oldukça farklı bir kulak yapısı olan bu kedinin 1966 yılında GCCF (Governing Council of the Cat Fancy) tarafından resmi olarak ilk kaydı yapılmıştır. Daha sonra tanımlama aşamasında 1970 yılında ırkın kulak enfeksiyonlarının genetik bir bozukluk olduğu ve kulak hastalıklarına yatkınlığı olduğundan resmi tanımlama ve kabulü işlemi durdurulmuştur.
Bunun üzerine Amerika'ya götürülerek işlemlerine devam edilmiştir. Carnivor genetik araştırmacısı olan Dr. Nail Todd tarafından 3 vavru de---gıs---ik yetiştiricilere verilmiş ve üremesi sağlanmıştır.
Bu yetiştiricilerden Pensilvanyalı yetiştirici Salle Wolfe Peters ırkın gelişimine büyük katkılarda bulunmuş ve 1973 de CFA (Cat Fanciers Association) tarafından tanınan ırk 1978 yılında şampiyonluk statüsüne alınmıştır.
Bu gün Amerika'da popüler ilk 10 ırk arasında yer alan, Highland Fold ve Coupari olarak da adlandırılan Longhair Scottish Fold 1980 yılına kadar ayrı bir tür olarak kabul edilmememiş ve genel olarag Scottish Fold olarak adlandırılmıştır.
Ancak daha sonra ACFA, NCFA, ACA, CFF gibi organizasyonlar tarafından da ayrı bir tür olarak kabul edilmiş ve kayıtlara geçirilmiştir." (http://www.evcilkediler.com/kedi-irklari/scottish-fold)







Şu surata, şu gözlere, şu buruna bakar mısınız :)))))



Evet işte bu tatlı bebeklerin özellikleri ve geçmişi böyle...

Bu yazıyı yazarken bile gidip Lokum'u sevmek, onunla oynamak ve mıncıklamak geliyor içimden :)
Zaten kendimi nasıl tutuyorum bilmiyorum
ve
herkese Lokum kadar tatlı bir hafta diliyorum ;))






11 Ağustos 2011 Perşembe

Kap Bizden,Su Sizden


Dün Nişantaşından geçerken, Rumeli Caddesinde gördüm bu pankartı. O kadar hoşuma gitti ki, arabanın içinden fotografını çekmeye çalıştım..Artık ne kadar çekebildiysem :)

Biliyorsunuz havalar sıcak, hiçbir yerde bir damla su yok.
Sokak hayvanları açlığa belki daha fazla dayanabilirler ama susuzluğa dayanamazlar...
Su, her canlı için, canlıların varlığını devam ettirebilmesi için çok önemli.

Bir kere empati yapmayı deneyin; mesela bu sıcak havalarda susadığınızı, çok susadığınızı
ve hiçbir yerde su bulamadığınızı düşünün...
Düşünün bir kere... Ağzınız kurumuş, diliniz yapışmış ama su bulamıyorsunuz...
Ne kadar korkunç değil mi? Belki okurken bile kendinizi kötü hissettiniz...
İşte şimdi, belki de ilk kez,gerçekten o hayvancıkları anlayabildiniz...

HADİ,
bunu okuyan herkes şimdi kapısının önüne bir kap su bıraksın...
Kabınız mı yok?
 İşte bu pankart da bu yüzden...
Şişli Belediyesi bu konuya çok güzel bir çözüm bulmuş...
Kabı olmayanlar ama kapısının önüne hayvancıklar için su bırakmak isteyenler;
Kaplarınızı ücretsiz olarak
Şişli Belediyesi Veteriner İşleri Müdürlüğünden alabiliyorsunuz... :)

Çok güzel değil mi? :))

Şişli Belediyesine, biz hayvanseverlere verdiği destekten ötürü çok teşekkür ediyorum...:)

HADİ,
su candır...
Hayat kurtarır...
HADİ!!!


NOT: Gerçi ben bu postu dün hazırlamıştım, bugün deli bir yağmura uyandık...Sokak hayvancıkları 2-3 gün rahat edecek. Ama sonra yine aynı sıcak hava geri dönecek. Belki bu yağmurlu havayı fırsat olarak görebiliriz ne dersiniz. :) Bu günlerde kabı temin edip, sıcak havalarda kullanabiliriz,süper olmaz mı  ;)

.

10 Ağustos 2011 Çarşamba

Şirinler :)))))

Şirinleri sever misiniz? :))
Ben küçükken bayılırdım, çok severdim, sürekli izlerdim. Filmi geldi biliyorsunuz, hemen bilet aldık sevgilimle ve gittik...Görünüşe göre bende hiçbir şey değişmemiş, hala Şirinlere bayılıyorum :))

İnanılmaz keyifle izledim. E tabii salon çocuk doluydu, onların kahkahaları ve yorumları eşliğinde film daha da olağanüstü oldu :) Çocukların kahkahası dediğime bakmayın, o kahkaha efektinin içinde ben dahil bütün yetişkinler de vardı :) Çünkü, evet şirinler bir çocuk filmi gibi gözükse de, yetişkinlerin de keyif alacağı bir şekilde kurgulanmış :)
Ben çook beğendim, çok da güldüm, o mavi yaratıklar keşke yanımda olsa da sevsem diye düşündüm, filme, şirinlere, saflıklarına, temiz kalplerine bayıldım :)

Aşağıda filmden noktalar var, eğer filmi izlemeyi planlıyorsanız, isterseniz okumayın,benden söylemesi ;)

Çok güldüm, neye mi?
- NY'a düşen Şirinlerin, orayı köy sanıp, gökdelenlere "wuuuu şatolara bak" demelerine
- Birbirlerine moral vermek için "şirimser kalalım" diye ortalıkta dolanırken, kötümser şirinin somurtarak "ben şaramsar kalmak istiyorum belki" demesine,
-Bilgisayarla uğraşan kişiyi büyücü sanmalarına,
- Kadının, şirine bile olsa, alışveriş düşkünlüğüne :)) Şirine, yanlışlıkla girdikleri oyuncakçı dükkanında, barbi bebeklerin elbiselerini görüp, "yaşasın alışveriş yapıyorummm" diye sevinip elbiseyi giymeye çalışmasına,
- Döndüklerinde köylerini NY şeklinde dizayn etmelerine,
-Özgürlük heykelini, şirin şeklinde inşa etmelerine

Her şeye bayıldım :))

Ayrıca filmde, kısaca "babalık korkusuna" da değinilmiş, e malum şirin baba hepsinin babası ve bebeği olan baba adayına o kadar güzel şeyler söyledi ki, bir an keşke şirin baba bizim eve de uğrasa diye düşünmedim desem yalan olur :P





Sonuç olarak, ben çok eğlendim, çok keyif aldım ve fark ettim ki aslında şirinleri ne kadar çok özlemişim :)
Kulağımda hep şu şarkı var ve umarım hiç geçmez; LA LALALA LA LALALALA LA

:)))))))

E o halde; Gününüz şirinliklerle dolu olsun :))

8 Ağustos 2011 Pazartesi

İyi Günde Kötü Günde / Love Wedding Marriage



Klasik bir romantik komedi filmi...Başrollerini Kellan Lutz ve Mandy Moore paylaşıyorlar...
Film çiftimizin düğün töreni ile başlıyor. İlk başta herşey gayet iyi giderken, kız tarafının boşanmak istemesi ile olaylar karmaşıklaşıyor. Kız, evlilik terapisti olduğundan, sürekli anne babasını barıştırmak istiyor ve bu sırada kendi evliliğini ihmal ediyor ve olaylar akıp gidiyor.

Film İMDB'de 5.5 puan almış. Bence de daha fazlası olamazdı zaten. Yani film bir şekilde akıp gidiyor ama "aman ne film,mutlaka izleyin" de dedirtmiyor. Ancak siz de benim gibi yalnız bir gün geçirmek zorunda kaldığınızda, iyi bir seçenek olabilir..
Aklınızda olsun ;)

5 Ağustos 2011 Cuma

BABETMATİK :))

Dün Vogue dergisi okurken içinde bir haber, o kadar hoşuma gitti ki, sizlerle paylaşmadan duramadım :))

Diyelim ki, özel bir gece için, yüksek topuklularınızı giydiniz ve geceye başladınız ama gecenin sonlarında o topuklu ayakkabıların verdiği acı ile artık ayakta duramaz hale geldiniz. Hatta kalbiniz artık ayaklarınızda atmaya başladı... Ne yaparsınız bu durumda? Ya geceyi sonlandırırsınız ya da dans etmek yerine sürekli oturmayı tercih edersiniz değil mi? Peki bu duruma bir çözüm bulundu desem??? :)))))) Tam siz acıdan kıvranırken, o anda size bir çift babet uzatsalar desemmm :))))))

Evet artık topuklu ayakkabıların acısı için bir çözüm var; Babetmatik :)
Babetmatik, tam da bu düşünce ile ortaya çıkmış. Babetmatik'in yaratıcısı Matt Horan, ilk babetmatiki kendi şehrinde Bristol'de yapmış. Şu anda ise Avustralya, Amerika ve İbiza'da gece kulüplerinin önünde hizmet vermeye başlamışlar bile :)) Babetmatike para atıyorsunuz ve bir çift babet, ayakkabılarınızı koyabileceğiniz özel poşeti ile birlikte size geliyor...Hatta bu babetlerin gümüş, altın ve rose olan seçenekleri bile varmış :))

Ne dersiniz sizce de mükemmel bir fikir değil mi? :))))))
Ben bayıldım, çok beğendim, umarım bir an evvel buralarda da görürüz babetmatikleri :))




Bu haberin detayları için tık tık...

4 Ağustos 2011 Perşembe

Enerjim Dorukta :)



Son zamanlarda herşey çok mu güzel yoksa herşey bana mı çok güzel :))

Hastane acayip yoğun hatta bazen hastaların hepsini yetiştirebilmek için, mesai başlangıcı 09:00 olmasına rağmen 08:00'de hastaların odasına damlıyorum :)))) Sabah sabah güne hızlı bir başlangıç yapıyorum fakat günümün de geri kalanı süper geçiyor :))

Mutluyum, mutlusun, mutlu modunda takılıyorum ve biliyorum ki bu mutluluk frekansından bana çok ekmek çıkar :) Ben mutlu oldukça, bütün herşey daha da güzel olacak, biliyorum, bekliyorum :))))



2 Ağustos 2011 Salı

İlginç Sandalye Tasarımları

Geçenlerde bir sitede gezinirken buldum bu görselleri...
Hepsi de birbirinden ilginç :) Hatta sanki bazıları, üzerine oturduğumuz anda kırılıp yerle bir olacakmış gibi görünse de, kullanıldıkları alana farklı bir hava katacakları kesin ;)

İşte karşınızda, çeşit çeşit, farklı sandalye tasarımları;
































dekorasyonsitesi.net




Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...